Image Image Image Image Image Image Image Image Image Image
Scroll to top

Top

Dicital Procem Var: “Buna bir mikro-site yapalım”

Dicital Procem Var: “Buna bir mikro-site yapalım”
Dr. Sertaç Doğanay

O zaman şimdi de gelin, mikro-site senaryosunu didikleyelim. Bu arada belirtmeden geçmeyeyim, ben de bir ajans yönetiyorum ve verdiğimiz hizmetlerden biri de mikro-site yapımı. Bu yazıyı yazarak ekmeğimle oynadığımın farkındayım ama, bunu yaparken de bir dileğim var. Hizmet verdiğim müşteri ne kadar bilinçliyse, yapılan iş o kadar keyifli, o kadar verimli oluyor.

Mesela nezlenin semptomatik tedavisinde kullanılan bir ürünümüz olsun. Ajans  topu havada görür ve voleyi vurur: nezletedavisi.com ! (Bu yazıyı kaleme aldığım gün olan 21 Aralık 2012’de, bu domain, satın alınmış ve fakat inaktifti). Firmaya sunuma giden ajans yetkilileri hazırladıkları harika analizlerle giriş yaparlar.  Nezle ile ilgili süper atraktif sayılar verilir. Toplum üzerindeki etkilerinden bahsedilir. Süper, o zaman yapılması gereken şey bellidir:  Buna bir mikro-site yapalım!  Nefis bir fikir.  Nezle ile ilgili güncel tıbbi bilgileri vereceğimiz bir bölüm olur. Haftada bir, güzel bir karikatür yayınlarız. Siteye girenler (kim girecek ve nasıl girecekler konusuna daha gelmedik), sıkılmasın diye güncel şeylerden de bir kolaj yapılır, oh mis.

-Oldu mu şimdi yani, bu kadar mı?

-Evet, başka ne gerekiyordu ki?

Türkiye’de yaşayan insanların her ay, ortalama 1 milyon kez, Google arama bölümüne www.google.com.tr yazıp, çıkan linke tıklayarak Google’a tekrar girdiğini söylesem, buna güler misiniz? Peki, neredeyse her gün girdikleri Facebook’a girmek için, her ay ortalama 2 milyon kez, Google’a “Facebook Türkçe” , “Facebook kaydol” ve “Facebook giriş” yazıp, çıkan linke tıklayarak Facebook’a girdiklerini biliyor musunuz? Halbuki 10 kişiye sorsam, sanırım 9’u Facebook’un adresinin facebook.com olduğunu söyleyecektir. Ne gülün, ne de ağlayın, ama gerçeğin bu olduğunu bilin, merak edenler buradan doğrulayabilirler: Google Keyword Tool

Bu durumda, bir mikro-site yapılacaksa, bu siteye gelecek ziyaretçilerin, jargon yerindeyse trafiğin büyük kısmının -ki istatistikler % 70 dolaylarında organik aramalardan geldiğini, yani Google aramaları sonucundan geldiğini söylüyor- bu aramalardan geleceği aşikar. O zaman hem mikro-siteyi yapana, hem de yaptırana, sorumu soruyorum: Arama motoru optimizasyonu nedir? SEO (search engine optimization), 1998 yılında kurulan Google sayesinde gündemimize, ya da teknik literatürümüze giren bir terim. Hatta bir ileri adımda, SEM (search engine marketing), bugün konuştuğumuz konuların başında geliyor. Retargeting ve remarketing  terimleri ise bir sonraki adımda konuşulacak konular arasında. Hem SEO ve SEM, hem de retargeting ve remarketing terimlerini sizlere anlatması için, çok yakında Türkiye’de bu konuyu en iyi bilen uzmanlardan birini, Tek Doz Dijital’de konuk edeceğiz.

Dönelim konumuza. Nezle tedavisi ile ilgili bilgiler verilir, güncel konulardan bir kolaj yapılır, sitenin logosu da ürün logosunun renklerinde yapılır ki, siteye giren ürünü hatırlasın ve bu bir “call to action” olsun, ürünü almaya yönlendirsin. Promosyon materyalleri üzerine site adresi yazılır, dönem toplantısında, saha ekibine anlatılır, rahatlanır ve uykuya dalınır. Buyrun size çöpe gidecek bir mikro-sitenin olağan senaryosu.

Soru 1: En son ne zaman, bir dergide, bir gazetede adresini görüp de girdiğiniz bir internet sitesi oldu?

Soru 2: Günde ortalama kaç kez Google kullanıyorsunuz?

“Buna bir mikro-site yapalım” diyen ajans da, yaptıran pazarlamacı da şu sorunun cevabını hiç mi merak etmezler: “Nezle” Google’da bir ayda ortalama kaç kişi tarafından aranıyor? Arandığında hangi siteler öne çıkıyor? Bu siteler Google reklamı kullanıyor mu? İstatistikler diyor ki, Google’daki bir aramamız sonucu, ortalama % 80 oranında ilk 4 linke tıklayıp, gerisine bakmıyoruz bile. Siz mikro-sitenin kralını da yapsanız, online davranış modellerini (o kadar karışık bir modelden bahsetmiyorum, özet olarak, aklımıza gelen her şeyi Google’ladığımızdan bahsediyorum) hiçe sayarsanız, üzerine basarak söylüyorum, paranızı çöpe atarsınız. Arama motoru optimizasyonunun son derece karanlık arka odaları da var. Google’ın belirlediği etik kurallara uymayıp, yan yollara sapıp, sitenizi öne çıkarmak için çetrefilli işlere girerseniz, bir sabah kalktığınızda Google’ın sitenizi artık indekslemediğini, yani artık Google’a sitenizin adı bile yazılsa, sizi göstermediğini görürsünüz. Siteniz “ban”lenmiştir (yasaklanmıştır). Bu işi yaparken, profesyonellerle hareket etmek en güvenlisi.

Pages: 1 2 3 4

Comments

  1. Atilla Oğuzhan

    Google’daki Google.com.tr ve Facebook aramalarına ek olarak daha ilginc olanı, facebooktaki Google fan sayfasına girip arama çubuğunda arama yaparak, Google’da arama yaptığını düşünen de büyük bir kitle var.
    Ayrıca yazı için elinize emeğinize sağlık. Sağlık alanında sosyal medya pazarlama vizyonuna ezber bozan bir makale olmuş.
    kendi adıma söylemek gerekirse, sağlıkta dijital teknolojilere ilgi duyan ve takip ederek öğrenmeye çalışan birisi olarak,1 aydan fazla olmamasına tekdozdijital’den çok şey öğreniyoruz.

    • Dr. Sertaç Doğanay

      Çok teşekkürler Atilla Bey, takdirlerinizi arkadaşlarım adına kabul ediyorum :)

  2. Kaan Suher

    Sertaç bey,
    benide tarihte yolculuğunuza götürdünüz.Ayrıca önemli gördüğüm kısım ise aslında bir işi yaparken yeterince araştırma,bilgi sahibi olma yanında doğru insanlarla işbirliği yapmak konusudur.Aklınıza ve ellerinize sağlık

    • Dr. Sertaç Doğanay

      Kaan Bey, nezaketiniz için teşekkür ederim :)

  3. Yolun başında ki bir “buna bir mikro site yapalım”cı olarak çok hoşuma gitti bu yazı :) kaleminize sağlık.

Submit a Comment