Özellikle sağlık sektöründe hastaların şeffaflığa artan talebi sosyal medyanın sık sık kullanılmasını tetikledi. Sağlık hizmeti alan hastaların, aldıkları hizmetin her aşamasında söz sahibi olmak istemeleri, süreç hakkında önceden bilgi arayışına girmeleri ve iletişimi hızlandırmaları, bu hizmeti sağlayan tarafların hastalarla sürekli iletişim halinde kalmaktan vazgeçip onlarla etkileşim içinde olmaya çalışmalarına neden oldu.

Ebennet  üzerinden yapılan bir ankete 1229 hastane cevap verdi. Ankete göre;

• 149 Blog,
• 946 Foursquare hesabı,
• 566 LinkedIn hesabı,
• 814 Twitter hesabı,
• 1068 Facebook sayfası
• 575 YouTube kanalı

Sosyal medya üzerinde tamamen sağlık sektörüne ait durumda. Hesapların içerisinde ilaç firmaları, hastaneler, doktorlar, cerrahlar ve klinikler yer alıyor.

Hastanelerin en çok Facebook sayfasına sahip olduğu eyalet New York iken, Twitter hesaplarında Florida 57 hesapla birinci durumda.

1,060 kişiyle 2012 yılında yapılan bir araştırmaya göre Amerika’lıların %54’ü, sağlık sorunlarını değerlendirme maksatlı  sağlık hizmeti sağlayıcılarının çevrimiçi topluluklardan yardımm alması konusunda çok rahat ya da rahat. %24 ise bu durumu umursamıyor.

Sosyal medyanın yararlarını sayacak olursak;

• Hastaları ikna kolaylaşır
• Hastaneyi ya da kliniği daha çok kişiye ulaştırabilir
• Çalışanların kayıtlarını tutmayı kolaylaştırabilir.
• Yeni fikirlerin ortaya çıkmasına katkıda bulunabilir.

Endişeler ise şöyle;

• Doktor – hasta gizliliğinin olası ihlali
• Çalışan üretkenliğini azaltabilmesi
• Eğitim masrafı
• Verileri firmaya uyarlama problemi

Son olarak Farris Timimi’den iyi bir sosyal medya politikası nasıl olmalı tarifi almak da fayda var. Timimi’ye göre asla”yalan söyleme, hile yapma, silme, çalma ve ortaya çıkarma”.