Unutulma Hakkı
Ülkemizde, kişisel verilere yönelik özel düzenlemelerin yasalaşması gerektiğini ve henüz bunun gerçekleşmediğini, ancak bu yönde ciddi bir ihtiyaç ve beklentinin söz konusu olduğunu, Tek Doz Dijital bünyesindeki ilk yazılarımda ele almıştım. Bu yeni yazımda ise, okuyucuları işin bir başka boyutu olan “unutulma hakkı” ile tanıştırmak istiyorum.
Kişisel verilerin gizliliği, korunması ve işlenmesine ilişkin hukuk düzenlemelerde, özellikle Avrupa Birliği’nde, ülkeler arasında düzenlemelerde farklılıklar ve birtakım uyumsuzluklar yaşanmaya başlamıştır. Bunun en ciddi yansıması, kişi ve kurumların kişisel verilerle ilgili “kontrol kaybı”ndan yakınması olmuştur. Zira, Almanya gibi bir ülkede kişisel verilerle ilgili düzenlemeler çok daha sıkı olabiliyor iken, başka bazı AB ülkelerinde düzenlemeler daha esnek olabilmekte, böylelikle verilerin ülkeler arası dolaşımında da sorunlar ortaya çıkabilmektedir. Bu sorunu gidermek adına, “unutulma hakkı” (right to be forgotten) sıklıkla dile getirilmeye ve tartışılmaya başlanmıştır.
Kavramın içeriğini incelendiğinde; unutulma hakkının temelinde kişilerin “takip edilmeme” hürriyetinin bulunduğu, evvelce toplanan, işlenen ve dağıtılan veriler nedeniyle rahatsızlık duyan veya zarar gören kişilerin, bu veriler üzerinde tekrar kontrol güçlerini kazanma arzularının bulunduğu görülmektedir. Ülkemizde bu anlamda yasal bir düzenleme henüz söz konusu olmasa da, Dünya çapında bu kavrama farklı şekillerde yaklaşılmaktadır. Şöyle ki; Avrupa Birliği bünyesinde unutulma hakkına ılımlı yaklaşılmakta, kişilerin kendi verileri üzerindeki haklarının güçlendirilmesi ve kontrollerinin iyileştirilip arttırılması için, düzenleme zorunluluğu bulunduğu çoğunluk görüşü olarak kabul görmektedir. Ancak özellikle Amerika Birleşik Devletleri’nde bu kavram ciddi biçimde eleştirilmekte, böylesi bir hakkın düşünce ve ifade özgürlüğünün kapsamını sınırlayabileceği dile getirilmektedir. Örneğin, unutulma hakkı kapsamında, bir kişinin sağlık verisi veya sabıkası ile ilgili, kamuya açıklanmış bir bilginin kontrol edilmesi ve erişimden kaldırılması, genel kamu yararına ve ABD Anayasası ile korunan ifade özgürlüklerine aykırı görülmektedir.
Unutulma hakkı, unutulmayı isteyen kişisel veri sahibinin yararı ile başkalarının veya kamunun yararıyla birlikte ele alındığında, ortaya gerçekten dikkatle değerlendirilmesi ve dengelenmesi gereken bir ilişki ortaya çıkmaktadır. Bu husus özellikle sağlıkla ilgili kişisel veriler açısından önemlidir. Zira, bazı durumlarda kişinin sağlığı sadece kendisini değil, özellikle genetik rahatsızlıklar açısından en azından hem yakın hem de geniş ailesini, epidemik nitelikteki rahatsızlıklar açısından ise kamuyu da ilgilendirmektedir.
Konunun bir diğer boyutu da, ölümden sonra kişisel verilerin ne olacağıdır. Tam olarak unutulma hakkı ile örtüşmese de, bu husus da aynı oranda dikkat çekmekte ve tartışma konusu edilmektedir. Zira, gerek maddi gerekse manevi değeri gittikçe artan kişisel verilerin akibetinin ölümden sonra ne olacağı, bu varlıkların herhangi bir şekilde kişinin mirasının parçası olup olmayacağı, hatta kişinin ölümünden önce şahsi vasiyeti kapsamında bu verilerin “unutulması”nı düzenleyip düzenleyemeyeceği tartışılmaktadır.
“Verilerim sağlığımda dilersem silinsin, öldüğümde ise vasiyetimin parçası olsun” ifadesinin, yakın gelecekte gerçekleşip gerçekleşmeyeceğiniz hep birlikte göreceğiz.
Submit a Comment