“Akıllı insan başkalarının deneyimlerinden yararlanandır” demiş ünlü hatip Ciçero. Yaşamı pek çok acı tatlı deneyimle algıladığımızı, sobadan yanan minik elimizi hayatımız boyunca aşırı ısıdan koruduğumuzu ya da hayır diyememenin acısını her isteksiz evette tekrar tattığımızı inkâr edemeyiz.

Alışveriş yaparken, tatil plânlarken, hangi restorana gideceğimize karar verirken ve hatta taşınırken geçmiş deneyimlerimiz bize referans olur. Ancak konu sağlık olunca insanlar acı bir deneyim yaşamaktansa başkalarının deneyimlerini dinlemeyi tercih ederler. Tecrübe, en iyi ve en pahalı öğretmense başkalarının tecrübelerini ve bu tecrübelerle elde edilen bilgileri görmezden gelemeyiz. İşte tam da burada sağlık sektörü kendi hasta etkileşimi için tecrübe paylaşmaktan çekinmemelidir.

Sağlık sektörüne yönelik araştırmalar gösteriyor ki, insanlar bir hastalığa yakalandığında ya da bir tedavi yöntemine başvurmak istediğinde hastalık, tedavi, hekim, sağlık merkezi ve hatta ilaç konusunda başkalarının deneyimlerine başvuruyor. Halk arasında dolaşan deneyim paylaşımları ise elbette tıp biliminden ve yol göstermekten uzak olabiliyor. Öyle ise ilk ödevi doğru bilgi ile aydınlatmak olan sağlık sektörü hastaların doğru deneyim aktarımları ile bilgilenmelerinde de başrol oynayabilir.

Bugün sosyal medyanın sağlık sektörü için ne denli önemli bir tanıtım, etkileşim ve bilgi paylaşım platformu olduğunu düşürsek, bu alanda kullanılan içeriklerde deneyimlere yer vermenin anlamını kavrarız. Hiç süphesiz, yaşadığı deneyimi doğru bilgilerle ileten bir hasta, bir tedavi ve tanı biçimini tıbbi terimlerle açıklayan bir hekimden çok daha fazla ilgi görecektir.

Bu bakış açısı ile değerlendirildiğinde, sağlık sektöründe sosyal medya içeriklerinde hekime danışılarak ve hasta izni alınarak verilen deneyimsel içerikler hem kulaktan kulağa yanlış bilgilendirmelerin önüne geçecek hem de sektörün kendini ifade ettiği bilgilendirici ve farkındalık yaratan tanıtımına destek olacaktır.