Kan alarak, tansiyon ölçerek veya diğer teşhis edici testlerle yapılsalar da, pek çok tıbbi değerlendirme yöntemi, geçtiğimiz yıllarda çok büyük değişimler göstermedi. Hastalar, hâlâ doktorlara bağlı olarak bu tahlilleri yapıyor ve sonuçları almak için günlerce bekliyorlar.

Fitbit gibi, uyku düzeni ve kalp atışı ölçen cihazlar tabi ki sık olarak kullanılıyor. Lakin, daha ileri seviye tıbbi ölçümler yapan ve derimizin altına yerleştirebileceğimiz sensörler, daha piyasaya çıkmış değil. 2020 yılında ise, MarketsandMarkets’in araştırmasına göre, biyosensörlerin küresel pazarda 22.7 milyar$ değere ulaşacağı söyleniyor. Örneğin, Profusa gibi pek çok şirket, her geçen gün yeni teknolojiler üzerinde çalışarak, derimizin altına yerleştirilebilecek sensörler üretmeyi deniyor. Firmanın geliştirdiği Lumee sistemi, deri altında 2 sene kadar kalan 3-5mm boyutunda bir sensör sayesinde, KOAH ve diyabet gibi hastalıkların takibini yapabiliyor. Aynı zamanda kullanıcı arayüzü sayesinde doktor ve hastanın, toplanan verileri incelemesine de imkân veriliyor.

Benzer olarak İsviçre’deki bir ekip, geçtiğimiz sene, deri altına yerleştirilen ve uzaktan kan değerlerini takip etmeye yarayan bir sensör geliştirdi. Bu teknolojilerin 2020 yılından sonra hızla yaygınlaşacağı ise uzmanların tahminlerinden bazıları.