Mobil cihazların ve uygulamaların hayatımızı kolaylaştırdığı artık bilinen bir gerçek. Bir zamanlar yalnızca arama yapmamıza ve SMS göndermemize olanak tanıyan cep telefonlarımız, çok dinamik bir sürecin sonunda neredeyse her ihtiyacımızı karşılayabilecek akıllı cihazlar haline geldi. Tabii ki akıllı cihaz kavramının, Apple’ın ilk iPhone serisi ile başladığını da kabul etmek gerekir. Bir devrim niteliğinde olan iPhone, kazandığı başarılar ile çok kısa bir süre içinde diğer mobil teknoloji devlerini de etkilemiş ve bu pazarda bir devrim gerçekleştirmiştir. Son yıllar içinde bu gelişmelere ve kullanıcıların multimedya ihtiyaçlarına uyum sağlayabilen markalar, bilinirliklerini ve pazar paylarını dünya çapında artırırken, ne yazık ki bazı markalar bu yarışın gerisinde kalmıştır.

Tüm dünyada mobil cihaz kullanım oranlarının günden güne artması pek çok alanda yeni dinamikler oluşturmuş ve etkiler bırakmıştır. Azımsanmayacak sayıda kullanıcının, sabah güne başlarken ilk yaptıkları şey akıllı telefonlarını kontrol etmek sıradan bir alışkanlık haline gelmişken, firmaların bu yeni alışkanlıkların arkasındaki fırsatları da görememesi sürpriz olurdu. Nitekim, bugün farklı sektörlerde çeşitli firmalar pazarlama stratejilerini bu alışkanlıkları hesaba katarak geliştirmektedir. Mobil teknolojinin bu kadar gelişmesi ve yaygınlaşmasının bir sebebi de, paralel olarak sosyal medya olgusunun da bir anda büyük bir atılım yapmasıdır. Sosyal medya ve internet kullanımının yaygınlaşması, cep telefonlarının yalnızca arama yapabilen, kısa mesaj gönderebilen ya da müzik çalabilen cihazlar olmaktan çok birer küçük bilgisayar haline gelmelerindeki en büyük sebeplerden bir tanesidir. Tabii ki sosyal medyanın ve mobil cihazların gündelik hayatla birlikte, ekonomiyi ve çalışma hayatını ne kadar etkilediğini anlatabilmek oldukça zahmetli ve geniş bir çalışma konusu olacaktır. Bu sebeple şimdiye kadar ağırlıklı olarak bu cihazların ve uygulamaların, sağlık sektöründe gerek sağlık uzmanları açısından gerekse hastalar açısından ne tür faydalar sağladıklarından bahsettik.

Tüm bu uzun giriş kısmını, benim çok geç farkına vardığım ama performansını oldukça beğendiğim iki mobil uygulamayı anlatabilmek amacıyla yazdım: Dragon Dictation ve Dragon Search.

Kısaca bahsetmek gerekirse; bu iki uygulama iPhone cihazların sesle komut işlevini bir sonraki seviyeye getirmek amacıyla geliştirilmiştir. Tabii ki bu iki uygulamadan önce Apple, sesle komut işlevinin avantajlarının farkına vararak Siri aracılığıyla yeni atılımlar yapmıştır. Yine de Siri’nin Türkçe dil desteğini desteklememesi kullanıcıların bu çok işe yarayabilecek işlevi unutmalarına sebep olmuştur. İlk uygulama olan Dragon Search, Siri’nin kullanılamayan pek çok özelliğini Türk kullanıcılar için mümkün kılabiliyor. Ücretsiz olan uygulama, oldukça başarılı ses tanıma özelliği sayesinde, söyleneni eksiksiz tanımlıyor ve internette pek çok farklı platformda arama sonuçlarını kullanıcıya çıkarabiliyor. Benim yaptığım denemede neredeyse tüm aramaları eksiksiz olarak  yerine getirdi ve itiraf etmeliyim ki en az iki defa tekrar edeceğimi düşünürken neredeyse her seferinde ilk söylememde cümlelerimi eksiksiz algılayabildi. Aramak istediğiniz anahtar kelimeleri uygulamaya söylüyorsunuz ve saniyeler içinde Google, YouTube, Wikipedia, iTunes, Twitter paltformlarında sonuçları inceleyebiliyorsunuz.

Dragon Dictation uygulaması ise, Dragon Search kadar başarılı bir şekilde, sesli not alma imkanını kullanıcıya sunabiliyor. Arada çok küçük hatalar yapmasına karşın neredeyse %85 oranında söylediğinizi algılayarak yazılı metine dönüştürebiliyor. Oldukça hızlı konuşmama rağmen pek çok cümlemi eksiksiz not alabildiğini gözlemledim.

Mobil teknoloji ve uygulamalarına meraklı biri olarak bu uygulamaların, daha sonra gelebilecek küçük eklentilerle “mobil sağlık alanında” etkili olabileceklerini düşündüm. Öyle ki mobil teknolojinin gelişmesi, sağlık sektörünü oldukça geliştirdi. Bugün Samsung son model akıllı cep telefonlarında dahili sağlık uygulamaları geliştiriyor ve Apple uygulama marketinde sağlık sektörüne yönelik yepyeni bir kategori açabiliyor. Sesli komutları bu kadar net algılayabilen ve başarılı sonuçlar sunabilen bu iki uygulamanın ise görme engelli kişiler için oldukça kullanışlı olduğunu düşünüyorum. Nitekim en yüksek çözünürlüğe sahip ekranlara sahip akıllı telefonların bir tuş takımından yoksun olduğunu unutmamak lazım. Bu durumdan en çok etkilenebilecek kullanıcılar ise görme engelli kişiler.

Şimdiye kadar görme engelli hastalar için, akıllı telefon kullanabilmelerine olanak sağlayan yeni teknolojiler üzerinde çalışılsa dahi, herkesin bu teknolojilere kolayca ulaşabileceğini düşünmüyorum. Oysa oldukça basit ve ücretsiz bu iki uygulama sayesinde pek çok şey başarılabilir. Gelecek olan özel bir eklenti ile yalnızca arama yapmakla ya da not almakla yetinmeyen bu uygulamalar aynı zamanda sonuçları da sesli olarak kullanıcıya bildirebilirler.