Yakın bir zamana kadar ilaç sanayisinin direkt olarak hastalarla iletişimi yoktu veya oldukça kısıtlıydı. Fakat bu sorunun varlığı dijital çağın getirdikleri ve sosyal medyanın sunduğu olanaklar sayesinde büyük bir oranda değişti. Milyonlarca hasta sağlık hizmeti deneyimlerini, teşhis ve tedavi sürecinde yaşadıklarını çevrimiçi ortamlarda paylaşıyor. Bu paylaşımlar, ilaç firmalarının hasta anlayışının analizini ve hedef kitlenin ihtiyaçlarının tespitini oldukça kolaylaştırıyor. Daha önce yazdığımız internette ilaç sektörü ve sosyal medyada ilaç sektörü haberlerinde görüldüğü gibi, ilaç firmaları sürekli olarak Facebook, Twitter, Linkedin gibi ortamlara yatırım yapmaktadır.

 

Bu şirketler artık telefon uygulamaları, Facebook ve Twitter gibi sosyal medya ağlarını kullanarak 7 gün 24 saat hastalara bir çağrı merkezi gibi bilgi verip danışmanlık sağlayabiliyor. Bu kavramın ortaya çıkması, hastaların kendi sağlıklarıyla daha çok ilgilenmelerine, bu konuda daha aktif olmalarına ve çevrimiçi toplulukların desteğini almalarına katkıda bulunmuştur. 2010’da yapılan Manhattan Research‘e göre 2010 yılında ABD nüfusunun 48%’i yani 112 milyonluk yetişkin kitle, aktif olarak ePharma müşterisidir. Bu rakam 2005 yılında 55 milyon iken, bu kadar hızlı artışın temel sebebi olarak sosyal medya ve yaşlıların internet kullanmaya alışması belirtiliyor.

İlaç şirketleri, hastaları sosyal medya ağları, gruplar ve yazı tabanlı mesajlaşma gibi olanaklara yönlendirerek, hastaların kendi durumlarını daha iyi takip etmelerini ve feedback sonucu veritabanları oluşturmalarına yardım edebilir. Bu da uzun veya kısa süreli olarak tedavi masraflarını düşürebilir, bazı hastaların klinik deneylere katılım oranlarını arttırabilir. Bunların sonucu olarak hastanın tedavi sürecinde yaşadıklarına ve hasta anlayışına göre strateji belirlemenin, önümüzdeki yıllarda verilecek sağlık hizmetlerinin kalitesinin arttırılacağı düşünülüyor.