Sosyal medyanın ve internet kullanımının gelişmesiyle dijital alanda global ve lokal kavramaların arası gittikçe kapanıyor. Bu durum pazarlama ve iletişim kavramlarını da dönüştürmeye başladı.

Peki uluslararası ilaç şirketleri bu dönüşüme nasıl ayak uydurdu?

Sosyal medya yönetimiyle ilgili birçok metot olsa da bu tekniklerin hepsi temel yapılanmadan başka bir şeye fayda etmemektedir. Yani net bir doğrunun olmadığı bir yönetim kanalından bahsediyoruz. Önemli olan, geçmiş deneyimleri göz önünde bulundurmak, şeffaf ve öngörülü olmaktır.

Tutarlı paylaşımlarda bulunan, ortak duygu ve ihtiyaca hitap eden, yayın yapılan bölgenin kültürü yerine şirket kültürünü takipçilere yansıtan bir marka hesabı ve kampanyaları global anlamda daha kapsayıcı bir yapıya sahiptir.

Pfizer’in My Pain Can Feel adlı kampanyası küresel alanda yapılan başarılı kampanyalardan birisidir. Almanya, Hollanda, Belçika ve İspanya gibi ülkeleri hedefleyen ve ağrı konusunu işleyen kampanya Twitter ve Facebook kanalları ile kısa sürede yayılmıştır. Ardından takipçilerine Flickr adlı fotoğraf paylaşım ağında ağrı temalı fotoğraf paylaşmalarını teşvik etmiştir.

Bir diğer örnek ise, GE Healthcare’in #GetFit kampanyasıdır. Sağlıklı olmaya yönlendiren ve sağlık bilincini aşılayan, Twitter ve Pinterest ağları kullanılarak oluşturulan kampanyaya katılım oldukça yüksek olmuştur. Aşağıda kampanyaya ait videoyu izleyebilirsiniz.

Bu tür küresel kampanyaları doğru zamanda ve doğru kanalda gerçekleştirebilmek için sosyal ağlar iyi taranmalı ve kampanyalar hedef kitlenin ihtiyaçları doğrultusunda hazırlanmalıdır. Bu şekilde etkin katılım sağlanacaktır.