Diyelim ki kendinizi biraz kötü hissediyorsunuz. Biraz dağılmışsınız sanki ve biraz da başınız dönüyor. Bir doktora görünmenizin en iyisi olduğunu düşünüyorsunuz. Ancak dünyanın büyük bir bölümünde mesafeler, sağlık servislerinin masrafları ve doktor yetersizliği gibi nedenler profesyonel anlamda bir yardım almanızı çok zorlaştırıyor. Peki, ya komidinin üzerinde duran cihaza ulaşıp birkaç dakika içinde kendinize belki de hayatınızı kurtarabilecek bir tespit koyabilseniz?

İşte San Diego State Üniversitesi (SDSU) X-Takımı’nın XPRIZE yarışmasına hazırladıkları Tricorder projesinin amacı da bu.

Dünyanın her yanından 33 diğer kişiyle birlikte bu takım “Star Trek” filmindeki taşınabilir tanım koyucu “Tricorder” cihazını bitirmeye çalışıyor. Ödül 10.000.000$. Yarışma XPRIZE Vakfı tarafından düzenleniyor ve 3,5 yıl sürüyor. Yüksek riskli ama yüksek getirili araştırmalar için para desteği sağlayan bir vakıf XPRIZE Vakfı.

San Diego State Üniversitesi X Takımı, dün yeni üretilmiş bir prototipini Donald P. Shiley BioScience Center isimli salonunda tanıttı.

Tanıtımda Tricorder’ın 3 parçadan oluştuğu – bir kafaya takılan beyin dalgası kaydedicisi, bir denge tahtası ve bir kan şekeri ölçer –  ve bu parçaların birkaç diğer cihazla birlikte daha sonra tek bir cihaza sığdırılacağı söylendi.

Yarışmayı kazanabilmek için bir takımın 13 temel hastalığa(anemi, diabet tip-2, felç gibi) ve 3 ekstra hastalığa isabetli olarak tanım koyabilmesi gerekiyor. Ayrıca cihaz en fazla 5 pound (2.267 kg.) ağırlığında ve ayrıca satın alınabilecek kadar ucuz ve kullanımı kolay olmalı.

Güçlü yanlarına oynamak

Bir SDSU master öğrencisi ve aynı zamanda X-Team’in de kaptanı olan Lambert Ninteman’a göre takımın stratejisi sıfırdan yeni bir teknoloji yaratmak yerine var olan teknolojileri uyarlamak ve birbirleriyle uyumlu çalışmasını sağlamak.

“FDA (Amerikan Gıda ve İlaç Kuruluşu) tarafından onaylanmış ticari teknolojileri aldık, neler yapabildiklerine baktık ve onları kombine ederek Tricorder’ın temelini oluşturduk. Bir Tricorder’ı herkes rahatlıkla edinebilir ve kullanabilir.“ diyor Ninteman ve ekliyor “Ürünün son hali büyük ihtimalle çok da Star Trek’tekine benzemeyecek ama pratik ve birkaç farklı içeriği bir arada bulundurabilen bir cihaz olacak. Herkes filmlerdeki parlayan ışıklara sahip, hareket edebilen kısımlara sahip mucizevi cihazlara sahip olmak ister ama bu ürünün maliyetini artırır. Yazılımımızla başka var olan teknolojileri de bağdaştırabilirsek bundan çok daha fazlasını da yapabiliriz.“

Ekip Çalışması

Takım, kalabalığa prototiplerinin içeriğiyle ilgili bilgiler de verdi. Hiçbir bilginin kaydedilmeyeceği ve hiçbir tanının konmayacağı sözünü vererek denemeler de yaptırdı. Bir başka alt takım ise beyin sarsıntılarını hızlıca saptamada, denge tahtasının nasıl kullanılacağıyla ilgili geliştirdiği kısmı tanıttı. Bir diğeri kafa bandının EGG (beyinin elektriksel aktivitesini ölçen cihaz ) kaydedicisi kısmının kullanıcılara stres ve endişe seviyelerini söylemek için kullanılacağı kısmı tanıttı.

Şu anda 30 öğrenci ve fakülte üyesinden fazla temsilcisi var. Bir fizik terapist ve aynı zamanda Qualcomm Tricorder XPRIZE’da medikal ve teknik direktör olan Erik Viirre bu ‘şov yaparak tanıtma’ mantığının SDSU’nun güçlü yanlarından olduğunu söylüyor.

Erik Viirre: “Tüm enstitüyü bir araya getirme durumunu seviyorum. Yarışma bir biosezgi teknolojisi yarışması değil. Bunun gibi geniş fikirlerin ekibinizde olmasını sağlamalısınız çünkü bu bir entegrasyon yarışması.“ Dedi.

Viire’nin yorumları SDSU’nun son odaklandığı konu olan ve birlikte çalışmanın önemini vurgulayan Areas of Excellence’la örtüşüyor.

SDSU X-Team’in bir sonraki adımı yarışmanın 2014 Mayıs’ta yapılacak olan ilk elemelerden sonraki kısmı için evrak işlerini bitirmek. İlk elemelerden sonra en fazla 10 takım finale doğru yoluna devam edebiliyor.

Ninteman takımın gösterdiği ilerlemeden çok memnun olduğunu ama hala yapılması gereken bir sürü işlerinin olduğu görüşünde. Ninteman: “Indianapolis 500 yarışının 330.turundayız henüz. Hala gitmemiz gereken 170 tur daha var.“ Dedi.