Dokunmatik ekranlı akıllı telefonlar çıktığından beri, mobil teknoloji inanılmaz bir hızla gelişmeye devam etmekte. Bu gelişimin asıl sebeplerinden bir tanesi olarak dünyadaki tüketim çılgınlığını gösterebiliriz. Dünya devi şirketlerin her yıl yeni bir modeli pazara sunması ve bu her modelin neredeyse rekor seviyelerde satış rakamlarına ulaşması bu alandaki çalışmaların hızlanmasında da önemli bir etken. Cep telefonlarımızdan yavaş yavaş fiziksel klavyelerin yok olarak, tam kapasiteli dokunmatik ekran akıllı telefonların yayılması çok hızlı bir süreç içinde gerçekleşti. Satın alınan patentler ve en son modellerin özellikleri incelendiğinde, artık dokunarak kontrol etmek yerine farklı alternatiflerinde geliştirilmeye çalışıldığını görüyoruz. Son yıllarda Apple’ın büyük yatırım yaptığı Siri teknolojisi, telefonlarımızı komut vererek yani sesle kontrol etmemiz için bizi teşvik ederken, Samsung göz hareketlerimizi ve işaretlerimizi kullanmamızı istiyor gibi gözüküyor.

Kore’li dev şirket Samsung, geliştirmeye çalıştığı yeni bir araştırmayla ise bilim kurgu filmlerini aratmayacak gibi gözüküyor. Yeni araştırma, özellikle hareket etme kabiliyeti olmayan kullanıcıların, “zihin kontrolü” ile cihazlarını nasıl yönetebileceklerini araştırıyor. Araştırmanın asıl amacı, kullanıcıların cihazlarını yönetme ve kullanma şekillerini genişletmek.

Texas Üniversitesi’nden Roozbeh Jafari’nin desteği ve işbirliğiyle gerçekleştirilen çalışmada, kullanıcıların düşüncelerini kontrol ederek cihazlarının bir uygulamayı indirmelerini, adres defterinden bir kişiyi seçmelerini ya da bir sonraki parçayı müzik listelerinden açabilmesini sağlıyor. Araştırmanın başlangıç seviyesinde olduğunu göz ününde bulundurarak Samsung’un henüz düşünce ile kontrol edilebilen bir ara yüz çıkaracağını düşünmemek lazım. Yine de beyin dalgalarının doğru okunabilmesi üzerine pek çok araştırma sürdürülmektedir. Hatta bu konudaki bazı çalışmalar, son halini alarak pazardaki yerlerini almış bulunmakta. NeuroSky firmasının ürettiği bir kulaklık sayesinde, kişinin yoğunlaşma seviyesine bağlı olarak beyin dalgalarının okunarak, bazı oyuncakları ya da yazılımsal oyunları kontrol edebilmesi mümkün. EEG dalgalarının okunarak ve yüz ifadelerinin çeşitli sensörler aracılığıyla yorumlanması ile pek çok sınırsız imkân kendini göstermekte.

Samsung, beyin dalgalarının okunabilmesi için yaptığı araştırmada, kullanıcılara aynı görsel sinyallerin sürekli olarak verildiği takdirde belli beyin sinyallerinin ortaya çıktığını gözlemledi. Bu doğrultuda, kullanıcılar bir ikona ya da simgeye odaklanarak belli bir frekans aralığında beyin dalgaları üretebilmektedir.

Henüz önünde gidilecek çok yolu olan araştırma, kişinin ürettiği karmaşık ya da belirsiz EEG sinyallerinin içinden doğru olan seçip alabilmek ve bu sinyalin ortaya çıkış amacına göre işlevini belirlemek üzerine geçiyor. Yani pek çok düşünce içinden, telefonunda e-kitap uygulamasının açılmasını söyleyen düşüncenin çekilerek tanımlanmasını amaçlıyor.

Teknolojinin önündeki bir diğer zorluk ise, EEG dalgaları doğru ölçümlenebilse dahi, ölçüm için gerekli olan sistemin oldukça karmaşık ve kullanıcılar için rahatsız oluşu. Şimdiye kadar EEG dalgalarının ölçülmesi, pek çok elektrodun bağlı olduğu bir başlığın jel ya da diğer ıslak maddeler aracılığıyla giyilmesi şeklindeydi. Roozbeh Jafari’nin üzerinde çalıştığı başlık ise aynı şekilde pek çok kablo ile dolu olmasına rağmen en azından kuru ve bu bir başarı olarak sayılabilir.

Samsung’un ileriki yıllarda “The Next Big Thing” yani bir sonraki büyük şey sloganıyla pazara sunabileceği bir çalışma olan düşünce kontrollü cihazlar özellikle beni çok heyecanlandırıyor. Çocukluğumdan beri X-Men çizgi filmleriyle büyümüş hatta hala filmlerini merakla takip eden biri olarak, telekinezi ya da telepatiye benzetebileceğim bu tür çalışmalar, ileride çok daha farklı bir dünyanın bizi beklediğine beni ikna ediyor.