Henüz Online iken #SansüreDurDe!
AK Parti milletvekillerinin imzasıyla Meclis Başkanlığı’na sunulan “İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Gerekçesi” kapsamında, hükümetin daha önceden de internet sansürü ile ilgili düzenlemesinin yeni bir boyutu olarak yorumlanan 5651 Sayılı Kanun düzenlenmesi, çağımızın olmazsa olmazı interneti oldukça kısıtlayacak gibi görünüyor.
Ülkedeki tüm internet kullanıcılarının yaşadığı en popüler sansür uygulaması; 2007 – 2010 yılları arasında çeşitli mahkeme kararlarıyla gerçekleştirilen YouTube engellemesini, bilgisayarımızın DNS ayarını kolayca değiştirerek aşabiliyorduk.
22 Ağustos 2011’de uygulamaya konan internet filtreleme düzenlemesiyle birlikte internet sansürüyle tanışan kullanıcılar, yukarıda bahsettiğim yolla kolayca bu sorunu halledebiliyordu. Yani, o dönemki sansürü tüm internet kullanıcıları delebildiği için bundan etkilenmiyorlardı. Ancak yeni düzenleme ile sosyal medyada herhangi bir paylaşım nedeniyle sorumlu kişi hukuki işleme tabi tutulabilecek veya uygun bulunmayan içerikler anında kaldırılacak ve içerik sahibinin savunması istenecek. Hem de oldukça esnek ve hızlı bir hukuk işleyişiyle.
İstismarlar, cinsel içerikli yayınlar, telif hakları ve yasadışı bahis sitelerine önlem alınması ve Türk aile yapısı ve kültürünü korumak amacıyla düzenlendiği belirtilen kanunun temeline indiğimizde ise durumun bu şekilde olmadığı açıktır. Şu anda 37.495 web sitesi, çoğu yukarıda bahsettiğim nedenlerden dolayı, erişime kapalıdır. Düzenlenmeye dışarıdan bakıldığında görülmektedir ki; Türkiye’deki bireylerin bilgiye ulaşma ve kendini ifade etme hakları oldukça sınırlandırılacak, hatta tek bir el tarafından şekillendirilecektir. Günümüzde böyle bir sansür politikası; okuyucu haklarına ve kamu yararına vurulacak en büyük darbedir.
Erişim ve yer sağlayıcıları (Facebook, YouTube, Twitter vb. kanallar) içerikler hakkındaki şikayetlere yanıt vermediğinde para cezasına çarptırılacak, hatta bu oluşumların sorumluları hakkında mahkeme kararı sonunda hapis kararı bile çıkabilecek (Örneğin, “yeterli delil” olduğunda Facebook’un sahibi Mark Zuckerberg’in Türkiye’de hapis cezasına çarptırılması gündeme gelecektir). Google şeffaflık raporuna göre; Google’ın aldığı içerik kaldırma talebinin sayısı, geçtiğimiz dönemki raporda yer alandan %966 oranında fazladır. Bu veri, hükümetin erişim ve yer sağlayıcılara kurduğu baskıyı açıkça göstermektedir.
Hükümet, kapalı kapılar ardında yer sağlayıcı şirketlere uzun süredir üyelerinin kişiler bilgilerine ulaşmak için kurduğu ısrarlı baskıyı artık düzenlediği kanun maddesiyle daha güçlü bir şekilde kuracaktır.
Bunun dışında, hosting şirketleri kayıt tutmak zorunda kalacak, fişlemenin ve sansürün merkezi haline gelecek. Bu durum tüm hosting şirketlerinin müşterilerine devlet adına baskı yapacağının ve devletin gölgesi olacağının en açık ispatıdır.
Wikileaks’in yayınladığı belgelerin etkisi ve yakın zamanda ülkemizin de tanıklık ettiği üzere, internetin toplumsal olaylardaki gücü göz önüne alındığında, 5651 Sayılı Kanun her ne kadar politik ve siyasi çıkarlar doğrultusunda hazırlansa da kanunla birlikte gelecek olan sansür, toplumun tüm dinamiklerini olumsuz etkileyecektir.
Mevcut haliyle bile oldukça eleştirilen ve AİHM 18 Aralık 2012 tarihli ve 3111/10 sayılı kararıyla, 5651 sayılı Kanun’un 8. Maddesinin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 10. Maddesine aykırı bulunan kanunun bu şekilde değiştirilmesi sansürle ilgili şikayetlerin göz ardı edildiğini göstermektedir.
Birçok platform ve STK tarafından karşısında durulan bu düzenlemenin tarafında olmadığımızı belirtiyoruz. Sizler de #SansüreDurDe etiketiyle #Özgürİnternet hakkınızı korumaya yönelik bir adım atabilir ya da sosyalmedya.co‘da yayınlanan tweetlerle halen özgür olduğunuz internetinizi korumaya yönelik bir adım atabilirsiniz.
Submit a Comment