Kanserle Dans: Bilgi ve Sevgiyle Dansınıza Eşlik Ediyoruz
Hayatta yüzleştiğimiz zor durumlarla baş edebilmek için bazen sevdiklerimize ihtiyaç duyarız. Ancak konu hastalıklara geldiğinde ailenizin ve arkadaşlarınızın desteği yetersiz kalabilir. Sizlerle aynı durumu yaşayan insanlarla görüşmek isteyebilirsiniz. Söz konusu bu ihtiyaç ise günümüzde internet ve sosyal medyanın sunduğu imkânlar ile aslında oldukça etkili olarak giderilebiliyor. Facebook ve Twitter gibi en bilinen ve belki de en çok kullanılan sosyal ağ platformları ise bazı durumlarda yeterli olmuyor. Özellikle sağlık ile ilgili internet dünyasında paylaşılan bilgilerin kalitesiz ve yanlış olması gibi bir tehlike de bulunduğundan, bu konuyla ilgili daha profesyonel haber ve bilgi paylaşım kaynaklarının ortaya çıkması ve büyümesi bir ihtiyaç haline geliyor.
Journal of Medical Internet Research‘ün yayınladığı bir araştırmaya göre, çevrim içi sağlık grupları ve platformları kronik rahatsızlıklara sahip olan hastalar için oldukça önemli ve etkili bir araç olabiliyor. Araştırmacılar bu platformları; internet tabanlı olarak hastaların forumları, mesajlaşma sistemlerini ve blogları kullanarak bir araya geldikleri web siteleri olarak tanımlıyorlar.
Son zamanlarda hastaların aynı durumda olan diğer hastalarla iletişime geçebilmesine olanak sağlayan pek çok platform bulunmaktadır. Bu platformalar, hastaların kendi aralarında tecrübe ve manevi destek verebilmelerine olanak sağladıkları gibi son tedavi metotlarını ve klinik araştırmaları da takip edebilmelerini mümkün kılmaktadır.
Dünyada bu ihtiyaçlardan doğan pek çok sosyal ağ platformu bulunmaktadır ve sağlık bilgisi edinme durumunda farklı kategorilere göre de bölünmüşlerdir. Bu kategorileri şu şekilde sıralayabiliriz;
- Doktorlar ve hastalar arasında hizmet veren sosyal ağlar
- Doktorların kendi aralarında iletişim ve bilgi alışverişi yapmalarını sağlayan platformlar
- Hastadan hastaya sosyal ağlar
Biz Tek Doz Dijital olarak bu platformların başarılı örneklerine yazılarımızda fırsat buldukça yer verdik. Fakat Türkiye’de “hastadan hastaya sosyal ağ” olarak nitelendirebileceğimiz bir platform bulunmaktadır. Kanserle Dans, kısa bir süre içinde çok ilgi görmeyi başararak pek çok hasta için değerli bir kaynaktan ziyade, hastaların birbirine destek olduğu büyük bir aile haline gelmiştir.
“Kanserle Dans: Hep Beraber, Uyumla, El Ele”
“Ya sen, ya ben, ya da sevdiğimiz; “ ’Kanserle Dans’ ettik, ediyoruz, edeceğiz…”
Aslında bu sloganlar her şeyi özetlemeyi başarıyor. Öyle ki kanser yalnızca hastayı değil aynı zamanda hastanın yakınlarını da oldukça etkileyebilen bir hastalık. Tıpkı dans eder gibi birlikte uygun adımlar ve anlayış ile üstesinden gelinebilecek bir deneyim. Peki, Kanserle Dans nasıl başladı? Bir destek grubu nasıl bu kadar büyüyerek bir aile haline geldi? İşte dansın başlangıç hikâyesi:
“Kanserle Dans blog ve Facebook sayfası kurucuları; orta okul senelerinde aynı sınıfı paylaşan, ve sonrasında 20 sene boyunca birbirini sadece birkaç kere gören Amerika, New York’da yaşayan Esra Ürkmez ile California’da yaşayan Ebru Tontaş’tır. Yolları 2011′in son aylarında Esra’nın babasına konulan pankreas kanseri teşhisi ile tekrar kesişir. Babasının hastalığı boyunca Esra’ya gerek telefon gerek mesajlarla destek olan Ebru’nun babasına da 2012 yılının ilk ayında kanser teşhisi konulur. Türkiye’de internet aracılığı ile kirli bilginin içinde kaybolan iki arkadaş, birbirlerinden habersiz, babalarına; teşhis sonrası tedavi şekilleri, beslenme, ilaç ve yan etkileri ile bilgi aktarımını İngilizce’den yaptıkları tercümeler ile yaparlar. Babasını kısa sürede kaybeden Esra, Ebru ile birlikte elde ettikleri bilgileri paylaşmaya karar verir ve Nisan 2012′de blog ve Facebook sayfası kurulur. Kısa sürede Türkiye’nin, hatta dünyanın birçok ülkesinde inanılmaz bir ilgi ile karşılanır ve bir anda kanser hastalarının ve hasta yakınlarının bilgilerini ve yaşadıklarını paylaştıkları bir platform haline gelir. Her geçen gün artan ziyaretçilerle, takip eden kişi sayısının 27.000 olduğu, takip edenlerin %80’inin aktif katılımda bulunduğu, her satırında kanıta dayalı bilgilerin paylaşıldığı ve insanları motive ederek pozitif enerjiyle yaşama ve savaşma gücü veren ve takipçilerin hayatında yeri doldurulamaz özelliği ile yaşamın bir parçası, hatta yaşamın ta kendisi olan bir topluluk, bir aile olur.
Amerika’da yaşayan iki arkadaşın haftada birer yazı yazarız diyerek yola çıktığı blog, Ocak 2014 itibariyle 426,000 tıklanma ve içerdiği 500’ün üzerinde makale ile her geçen gün güçlenmeye ve bir çığ gibi büyümeye devam ediyor. Dünyanın saygın kanser merkezleriyle kullanım ve telif hakları için yapılan sözleşmeler doğrultusunda temin edilen materyalleri tercüme eden ve giderek büyüyen bir gönüllü ordusu ile “Kanserle Dans” artık ülkemizin gerçeği, hasta ve yakınlarının ana başvuru kaynağı ve vazgeçilmezi…”
Bir blog ve Facebook sayfası ile yola çıkan Kanserle Dans, zamanla bir aile olmaya başlar ve bu aile üyelerinden çok başarılı geri dönüşümler almaya başlar. Kanserledans.org web sitesinden de okumak, sosyal medyada “aile üyelerinin” platform için yazdıklarının bazılarına göz atmak gerekirse;
Benim İçin Kanserle Dans;
Pelin Çalışkanoğlu: En korkulana nanik yapmak demek. Ne olursa olsun seni anlayacak bir sürü dost demek. En çaresiz hissettiğin anda derdine derman bulmak demek.
Zambak Kan: Yalnız değilsiniz. Birbirine kenetlenmiş ellerin yüreklere serpildiği tomurcuk demek. O tomurcuklar sulandıkça yeşeriyor ve çiçek açıyor.
Gözde Taçbaş K.: Umut, azim ve kenetlenmek demek. Annemin hastalığında her gün dua ederdim. Allah’ım bana güç ver, anneme ve tüm bu hastalıkla uğraşanlara yardım edeyim, acılarını geçireyim diye. Annem dansını tamamlayamadı ama yeni bir ailem oldu. Güne başlama sebeplerimden birisiniz. Mevlana’nın sözü aslında anlatmak istediklerim; ‘’Sevgiden acılar tatlılaşır, bulanık akan sular duru hale gelir, sevgiden dertler şifa bulur.’’ Sizleri seviyorum.
Özge Deniz A.: Umut demek. Koşamasan da yürümek demek. 1 yıldır yüreğim kanserle dans dolu. Yüreğim Esra ve Ebru dolu. Düşüyorum kaldırıyorlar, yoruldum diyorum ha gayret diyorlar. Geçecek kuşum, bu günler de geçecek sabret diyorlar.
Sevgi Sarıgül: Hani herşeyin son bulduğunu düşündüğün anda sana uzanan köprü emek, yol demek, yaşam demek, sevgi demek. Su gibi, ekmek gibi, hayatımın geri kalanı, sevincim, gözyaşım, sitemim kısaca benim için yepyeni bir hayat demek. İyi ki varsınız.
Sevil Benli G.: Sevgi, umut, mutluluk, tek yüreklilik demek. Bir sözle bile mutlu olabilmek, bir paylaşımla karşındakini mutlu edebilmek demek. Var mı bundan daha güzel bir şey?
Topluluk içinde gelişen sevgi ve saygı bağları bir yana, internet dünyasına sağlamış oldukları “doğru bilgi” paylaşımını da unutmamak lazım. Bugün internet üzerinden ismini daha önce hiç duymamış olduğunuz hastalıklarla ilgili pek çok bilgi edinebileceğiniz bir gerçektir. Fakat önemli olan, yayınlanan bu bilgilerin ne derece doğruyu yansıttığıdır. Kanserle Dans üyelerinin birbirlerine sunduğu destek yanı sıra, sağladığı doğru bilgi akışı en önemli özelliklerinden bir tanesidir.
Topluluk aynı zamanda pek çok etkinlik de düzenlemektedir. Daha önce; Latin dans eğitimleri grup terapileri ve farklı illerde buluşma etkinlikleri de düzenleyen topluluk oldukça aktif. Eğer geçmişte hazırlanan ve sonrası için planlanan etkinliklere de göz atmak isterseniz buraya tıklayabilirsiniz.
Sonuç olarak başlangıçta yalnızca kendi anne babalarını bilgilendirmek için Türkçe kaynak bulmakta problem yaşayan iki arkadaşın, bilgi arayışında olan başka insanların bu zorluğu yaşamamaları için oluşturdukları bu platformun büyümesi ve büyük işlere imza atması oldukça sevindirici. Hepimize düşen görev ise başarılarını kanıtlamış bu derneğe destek vermek.
Submit a Comment