Image Image Image Image Image Image Image Image Image Image
Scroll to top

Top

Dicital Procem Var: “Buna bir mikro-site yapalım”

Dicital Procem Var: “Buna bir mikro-site yapalım”
Dr. Sertaç Doğanay

Sosyal meydanın farkı ve önemi,  burada başlıyor. Günümüz internet kullanıcısı, aklındaki soruya veya yaşadığı soruna anında cevap, karşılık bulmak istiyor. Bu, bir mağazadan aldığı ve sökük çıkan kazağın değiştirilmesi talebi de olabilir, yemek yediği restorandaki yüksek sesli müziğin kısılması talebi de. Komik gelebilir ama, bir akşam sosyal medyanın ve basının en ünlü simalarından biriyle yemek yediğimiz restoranda müzik sesi oldukça yüksekken, “bakalım nolacak?” dedi gülerek ve restorana bir twit attı. Halbuki garsondan rica etmesi mümkündü. Bunu da görgüsüz bir tavırla yapmadı, sadece el alışkanlığıydı, yani daha kolay geldi.  Sonuç pozitifti.

Eğer “buna bir mikro-site yapalım” diyen kişi şu soruların da cevabını veriyorsa sorun yok:

  • Sitenin anlattığı şeylerle ilgili bir soru sormak veya fikir belirtmek isteyen kişiye bu imkan sağlanacak mı?
  • Ne kadar sürede cevap verilecek?
  • Kim cevap verecek?

Cevap verirken nasıl bir dil kullanılacak? Resmi mi, samimi mi? Bu soruların cevaplarını vermeden, bir mikro-site yapmak gerçek bir kayıptır.

Blogların mikro-sitelerden üstün olduğu yer burasıdır. Bloglar dinamiktir, kullanımı rahattır, okuma-yazma bilen herkes bir blog açabilir ve bloglara yorum yapabilir. Bloglarda yazılan yazıların, makalelerin hemen altında standart bir yorum bölümü vardır ve sıkça kullanılır. Web 2.0 dediğimiz, kişilerin kişilerle, kişilerin kurumlarla etkileşime geçtiği ve bunu artık günlük rutine soktuğu bir dönemde, tek taraflı bilgi veren sitelerdense, bloglar tercih ediliyor. İşte size bir örnek:

Sanofi Blog

Twitter ve Facebook’un bloglara olan üstünlüğü ise pratiklik ve hızdır. Birey de olabilirsiniz, kurum da, ya da marka yöneticisi, ürün müdürü de. Dinamikler değişmiyor. Üyelerinin günde ortalama 3 saatlerini geçirdikleri Facebook’ta bir sayfa açtıysanız, aslında kişiler arkadaşlarıyla sohbet ederken, bir fırsatını bulup, arada diyeceğinizi deyip, çok zaman almadan, sinir bozmadan amacınıza hizmet edecek aktiviteyi tamamlama şansı buluyorsunuz. Elbette bu kadar basit olmuyor her zaman. Kişilerin katılımını arttırmak için yaratıcılıktan ve estetikten uzak iletiler, fotoğraflar yayınlayan marka sayfalarının arasından “sıyrılmak” için ek çaba sarfetmek gerekebiliyor. Örneğin tembel bir sosyal medya ajansıysanız ve hizmet verdiğiniz marka da bu işten anlamıyorsa, bu işin kolayıyla ilgili birkaç önerim olacak. Facebook’ta şöyle iletiler yayınlayın.

  • Bugün her yerde kar var. Şu anda ………’de olmak isterdim.
  • En sevdiğim hayvan …….
  • Fotoğraftaki  sevimli köpeği sevdiyseniz, siz de beğenin

 

Dijital mecra, bir uzmanlık işidir. Ama pek çok disiplinin ortak hareket etmesini gerektiren bir uzmanlık işidir. Çok beğendiğim bir söz vardır, sosyal medya konusunda kendisinden pek çok şey öğrendiğim bir arkadaşımın Twitter profilinde yazar:

“If you want to build new technology, read about sociology. If you want to build new sociology, read about technology”.

“Yeni bir teknoloji inşa edeceksen, önce sosyoloji oku. Yeni bir sosyoloji inşa edeceksen, önce teknoloji oku”.

Dijital medya, öncelikle sosyoloji ve iletişim disiplinlerinin oyun alanıdır. Mühendislik, reklamcılık ve pazarlamacılık ise, dijital pazarlama ve sosyal medya iletişimi yapılacaksa, olmaz ise olmazlar bence. Yani iş, “buna bir mikro-site yapalım” lık bir iş değil.

Tek Doz Dijital ekibi olarak; analizlerimizi, fikirlerimizi, tecrübemizi sizlere aktarmaya başlayalı henüz bir aydan biraz daha fazla bir süre oldu. İstiyoruz ki, sağlık sektörü ve ilaç sektörü dijital dünyayı daha iyi tanısın. İstiyoruz ki; daha iyi tanıdıkça, daha doğru şeyler talep etsin, daha iyi sorgulasın, performans kriterlerini daha doğru koysun ve bunları sağlıklı bir şekilde takip etsin.

Günümüzde bir pazarlamacının da, bir iletişimcinin de, dijital teknoloji ve sosyal medya iletişimi konusundaki bilgi zaafını son derece büyük bir eksiklik olarak görüyorum. Dahası bu işin, yani dijital strateji belirleme ve uygulama işinin, reklam ajanslarına, dijital ajanslara, sosyal medya ajanslarına bırakılmayacak kadar önemli olduğunu düşünüyorum.  Bir marka ya da kurumsal iletişim yöneticisi, ancak bildiği kadarını talep edebilir. Bilmediği kadarını da ajans ona satar. Bu değişmez kuraldır. İşte tüm bunlardan dolayı, bu biz de olsak , birisi gelip size “buna bir mikro-site yapalım” derse, bu yazıyı hatırlayın, gülümseyin, bir nefes alın ve sonra devam edin.

Not: Bu yazımda belirttiğim kaynaklara ulaşmamda bana sağladığı destek için, değerli dostum, Osmangazi Üniversitesi Pediatrik İnfeksiyon Hastalıkları BD Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ener Çağrı Dinleyici’ye teşekkürü borç biliyorum.

Pages: 1 2 3 4

Comments

  1. Atilla Oğuzhan

    Google’daki Google.com.tr ve Facebook aramalarına ek olarak daha ilginc olanı, facebooktaki Google fan sayfasına girip arama çubuğunda arama yaparak, Google’da arama yaptığını düşünen de büyük bir kitle var.
    Ayrıca yazı için elinize emeğinize sağlık. Sağlık alanında sosyal medya pazarlama vizyonuna ezber bozan bir makale olmuş.
    kendi adıma söylemek gerekirse, sağlıkta dijital teknolojilere ilgi duyan ve takip ederek öğrenmeye çalışan birisi olarak,1 aydan fazla olmamasına tekdozdijital’den çok şey öğreniyoruz.

    • Dr. Sertaç Doğanay

      Çok teşekkürler Atilla Bey, takdirlerinizi arkadaşlarım adına kabul ediyorum :)

  2. Kaan Suher

    Sertaç bey,
    benide tarihte yolculuğunuza götürdünüz.Ayrıca önemli gördüğüm kısım ise aslında bir işi yaparken yeterince araştırma,bilgi sahibi olma yanında doğru insanlarla işbirliği yapmak konusudur.Aklınıza ve ellerinize sağlık

    • Dr. Sertaç Doğanay

      Kaan Bey, nezaketiniz için teşekkür ederim :)

  3. Yolun başında ki bir “buna bir mikro site yapalım”cı olarak çok hoşuma gitti bu yazı :) kaleminize sağlık.

Submit a Comment