Her yıl sonu olduğu gibi bir çok konuda geride bıraktığımız yılın raporları önümüze gelmektedir. Günlük olarak takip ettiğimiz bloglardan PMLIVE , bu yazımızın başlıca kaynağıdır.

Bundan dört yıl önce, bir kurumun herhangi bir sosyal ağ hesabı olması bile sosyal medyada var olması için yeterliyken, online ve offline dünyanın birbirine iyice karışmasıyla bu var olma mücadelesi adeta boyut değiştirdi.

Yukarıda bahsettiğim değişime iyi bir örnek olarak; Roche’un Mart ayında hayata geçirdiği Twitter tabanlı bir ağdan bahsetmek gerekir. Gerçek zamanlı konuşmaların akışında, The Diabetes Nest adlı ağa dahil olan kullanıcılar diyabet konusunda ortak bir platforma dahil olmuş ve birbirlerine destek verme ve bilgi paylaşımında bulunma şansını yakalamışlardır.

Pfizer ise, sadece Amerika odaklı, yaşlanmayla ilgili kişilerin görüş ve duygularını öğrenmek için bir sosyal medya kampanyası başlatmıştır. Haziran ayında kullanıma açılan Get Old, yaşlı olma hallerini kullanıcılara yorumlatıyor ve bunları diğer kullanıcıların beğenisine sunuyor.

2012’nin göze batan sosyal ağlarından birisi olan Pinterest, neredeyse bütün bir yıl yükselen ivmesiyle kullanıcıların ve kurumların yeni gözdesi oldu.

İlaç şirketleri arasında Pinterest ağına katılan ilk global ilaç şirketi, ABD’deki faaliyetleri hakkında bilgi paylaşımında bulunmak amacıyla, Nisan ayında Bayer oldu.

Eylül ayı itibariyle de; Boehringer Ingelheim, GE Healthcare ve Novo Nordisk gibi ilaç şirketler de Pinterest’e dahil olmuştur.

Eski Dosta Geri Dönüş

Bloglar, Twitter’ın popülerliğinin karşısında, dijital pazarlama alanında eski gücünü kaybetti dediğimiz dönemde yeniden güçlendi ve kurumlarca değeri tekrar hatırlandı gibi görünüyor. Twitter’ın anlık ve hızlı yayılımı karşısında zayıf düşen bloglar, kalıcılığın vermiş olduğu sağlamlıkla değerini koruyor.

Ekim ayında AstraZeneca, bilimsel gelişmeler ve tıbbi inovasyonları konu alan bir blog açtı. Kuruluşuyla birlikte online bilimsel forum ve içerik paylaşımlarıyla bir imaj yakalamayı hedefleyen Lab Talks adlı bloglarıyla ileri bilim ve teknolojiler konusunda takipçilerini bilgilendirmeyi amaçlamaktadır.

Sanofi de bir çok alt markasının da bulunduğu bir Blog açmıştır. Bu blogda kurumsal bir imaj oluşturan şirket, kalıcı ve değerli bulduğu içerik ve haberleri, takipçilerinin her zaman ulaşması için bu kanalda paylaşacaktır.

Bayer ise, önceden var olan diyabet bloglarını hareketlendirmiştir. İngiltere yayınlı bloglarında diyabet yönetimi, günlük takip ve diyet hakkındaki kişisel deneyimleri de kapsayacak içeriklerin oluşturulmasıyla bloglarını yenilemişlerdir.

Boehringer Ingelheim’ın A.B.D. ekibi de Making More Health adlı oluşumlarını geliştirmiştir. Kişi ve grupların toplumsal sorunlara yönelik yenilikçi ve sağlıklı çözümlerinin yayınlandığı oluşumları 2012’de tekrar hayat bulan bir başka projedir. Blog, şirketin kurumsal sosyal sorumluluk alanında hedeflerine katkıda bulunmaya devam edecek gibi görünüyor.

Görüldüğü gibi Twitter ve buna bağlı uygulama ve girişimler 2012’nin vazgeçilmezleri arasında belki de en üst sırada gibi görünüyor. İlaç sektörü; bunun yanı sıra, bireysel kullanıcılar ve kurumlar arasında parlayan Pinterest’i de değerlendirmeyi ihmal etmemiş. Bloglar ise, hak ettikleri değeri tekrar kazanmış gibi görünüyorlar.

2012 yılında sağlık alanında sizin gözünüze çarpan sosyal medya projelerini bizimle paylaşırsanız, bunlara da sayfalarımızda yer vermek isteriz.